Türkiye, uzun süredir beklenen referandumu 16 Nisan'da gerçekleştirdi ve halkın büyük bir çoğunluğu demokrasi ve istikrar sağlayacak anayasal değişikliklerle ilgili olarak oy kullandı. Türkiye tarihinde ilk kez böylesine büyük bir değişikliğe, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve vatandaşların istekleri doğrultusunda karar verildi.
Türkiye’nin siyasi tarihi boyunca kurulan hükümetlerin ortalama görev süresi on beş ay olmuştur ve bunların yarısından çoğunun ömrü bir yıldan kısa sürmüştür. Hükümetlerin bu kadar kısa ömürlü olmasının sebebi, koalisyon hükümetleri ve cumhurbaşkanı ile meclis arasındaki ideolojik çatışmalardan doğan siyasi krizlerdir. Hem cumhurbaşkanının hem de meclisin yürütme gücüne sahip olması çoğu zaman iktidar kavgasına yol açıyordu. Türk halkı, anayasa reform paketi sayesinde, yasama, yürütme ve yargının gücünü artıracak ve bu güçlerin temel işlevlerini yerine getirmesine olanak tanıyacak olan başkanlık sistemini tercih etti. Bu sayede, kısa ömürlü hükümetler artık tarihe karışacak ve Türkiye büyük bir atılım yapacaktır. Daha iyi çalışan bir bürokrasi, daha güçlü ve etkili bir yönetim ve bakanlar kurulu, Türk devlet idaresini yatırımcılar açısından daha elverişli bir hale getirecektir.
Yeni başkanlık sistemi, getirdiği siyasi istikrarın yanı sıra bürokrasideki zorlukları ortadan kaldırarak yatırıma daha uygun, reform odaklı bir ortam yaratacaktır. Yatırımcılara daha olumlu ve öngörülebilir bir tablo sunan bu gelişmeler böylece doğrudan yabancı yatırım miktarının da artmasını sağlayacaktır. Hükümet yetkililerinin belirttiği gibi, referandum sonrası dönemde Türkiye'nin birinci önceliği yapısal reformlardır. Kısa vadede Kredi Garanti Fonu'nun güçlendirilmesi, istihdam desteği ve yeni yatırım teşvikleri üzerinde durulurken, orta vadede hükümet, ekonomik büyümeyi artıracak yeni yapısal reformlar uygulamayı planlamaktadır.
TYDTA Başkanı Arda Ermut, referandum sonrası uluslararası yatırımcıların olumlu yorumlarda bulunduğunu belirtti. “Yatırımcılar, gerekli adımların hızla yerine getirileceğini ve yeni sistemin bürokratik işlemleri daha verimli bir hale getireceğini, karar alma ve uygulama sürecini hızlandıracağını, kamu reformlarını ve piyasa öngörülebilirliğini artıracağını düşünüyor.”
Ermut, ayrıca Büyük İstanbul Tüneli, Kanal İstanbul, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi Kamu Özel İş Birliği modeli ile yapılacak mega projeler ve güneş enerjisi ya da rüzgar enerjisindeki Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) projeleri gibi yenilenebilir enerji projeleri aracılığıyla, hem komşu ülkelerden hem de tüm dünyadan gelecek yatırımların daha da artmasını beklediklerini ifade etti. Ermut şunları söyledi: "Geçen ay ihaleye açılan Karapınar güneş enerjisi YEKA projesinin yanı sıra 1.000 MW'lık rüzgar enerjisi YEKA projesine de yatırımcılar şimdiden büyük ilgi gösteriyor. Bu ihaleler, enerji üretimi ile birlikte ekipman imalatını da şart koşan birleşik ihalelerdir. Bu yatırımlar sayesinde, Türkiye'ye değer zincirinin başka noktalarında da yatırımlar gelmektedir. Bu tip projeler, tüm dünyadan Türkiye'ye, katma değeri olan yatırımlar çekmeye devam edecek."